KURAN VE
HADİSDE EVRENSEL ŞUUR -1
BEN ALLÂHIN KULUYUM.
Atılmış şeytandan Allâha sığınırım.
Rahmeti Her Şeyi Kapsayan , Çok Rahmet Eden Allâhın adıyla.
(Kuran
- 1 Fâtiha sûresi , Âyet 1)
“Övgü , Evrenlerin
türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”.
Selâm (esenlik-sağ etme) yüce Allâhın rasûlu Muhammedin üzerine
olsun ve yüce Allâhın rahmeti ve O’nun bereketleri.
Yüce Allâhın yarattığı her şeyde
şuur vardır. Eşyâyı , varlıkları ,
anlamak gayreti ile düşünenler bâzı
hikmetli , acâib tesbitler yaparlar. Böylece , düşünenler ile düşünmeyenler
anlayışca farklılaşırlar. Düşünenler ve araştıranlar ve böylece tesbit
edilenleri kaydedenler , bilgiyi , bilimi beşerin becerisiyle artırırlar. Kimi sapkınlar beşerin tesbitleri ile elde
edilen bilgiyi , beşerin kendi eliyle
oluşmuş olanı din edinerek , kendi yaptığına tapar. Böylece bilginin kaynağı
olan kendilerini ve doğayı yaratanı inkâr ederek , var oluşun gâyesi olan
imtihânı kaybederler.
Hal bu ki , hiçbir şey , bir tek zerre
dâhi kendiliğinden var olamaz ve bir yaratıcıya muhtaçtır. Beşerin tümü
toplansa var olanları kullanmadan bir zerre var edemez. Öyleyse var oluşları ile , var olan her bir
zerre , beşeri , kendisinin mislini var etmekten âciz bırakan bir varlıktır
, yâni mûcizedir. Öyleyse her bir
zerresi ile mûcize olan bir evrende , evrenin büyüklüğüne , azametine nisbetle
zerrenin zerresi nisbetinde küçük olan beşerin kibirlenmesine şaşılır ki
yaratanına karşı nankörlük = kâfirlik eder.
O ki , yaratanının kendisini yaratışına bakarak ve kâinâtı yaratışına
bakarak , yaratanına teslim olmalıydı. Fakat , hâyır , nice akıllı geçinen
kimse , bilgi edindiği varlığı var eden yüce yaratıcıya saygısızlık ediyor.
Elbette yaratan yaratılandan bilgilidir.
O yaratan ki her şeyi bilir. Gelin ona teslim olalım. Ona inanıp uyalım.
O EN İYİ BİLENDİR.
Kâinât hakkındaki bilgisi ,
yaratanın bilgisine nisbetle , denize nisbetle bir damla suyun değeri kadar
olmayan yaratılanlar kâinâtı yorumlarken sınırlı akılları sebebiyle her şeyi
kavrayamazlar. Bu sebeple yüce Allâhın bildirdiği bâzı bilgiler ile karşılaştıklarında îmân etmekte tereddüt
ederler. Çünkü , yüce Allâhın bildirdikleri
, onların az aklı ile imkânsız , olağan üstü bilgiler içerir.
Kişinin kendini aşıp ,
başkasını anlamasının zorluğunu çoğumuz hayatta tecrübe ile görürüz. Hele bu
başkası başka bir tür olursa , hayvan veyâ bitki veyâ cansız olursa o taktirde
anlama imkânlarımız tamâmen yok olur , bilenler , akledenler hâriç.
Kendimizin ötesini düşünürsek , karşılaştığımız şeylerin , Hayvanların
yada bitkilerin yada cansız şeylerin bir şuuru olabilir mi. Tanık olamadığımız
, duyularımızın fark edemediği başka şeylerin şuuru olabilir mi. Dünyâmızın
, güneşin , ayın , güneş sisteminin yada
güneş sisteminin de içinde bulunduğu milyarlarca yıldızdan yâni milyarlarca
güneş sistemlerinden oluşan galaksimizin = burcumuzun bir şuuru olabilir mi.
Daha da ötesi Kâinâtın bir bütün varlık
olarak şuuru olabilir mi. Tüm bu
soruların cevâbı İslâma göre , Kuran ve sünnete göre evettir. İSLÂM , KURAN VE SÜNNET DİYOR Kİ , HAYVANLAR VE
BİTKİLER VE CANSIZLAR VE DÜNYA , AY , GÜNEŞ , YILDIZLAR , GALAKSİLER = BURCLAR
VE TÜM EVREN ŞUURLUDUR.
Çağımızdaki , İnsan üretimi
bilimsel bilginin tesbiti ile bilinebilenler , henüz hayvanların ve
bitkilerinin şuurlu varlıklar olduğunu tesbit edecek seviyededir. Hayvanların
ve bitkilerin matematik işlem yaptığı ve iletişim kurdukları kesin olarak
bilinmektedir. Bilimsel bilgi , cansızların , dünyanın , ayın , güneşin ,
yıldızların , galaksilerin = burcların ve evrenin şuurlu varlıklar olup
olmadığını tesbit edecek seviyede değildir , Sır olarak saklanan bâzı bilgiler
hâriç. Bu konu dizisinde şuurun
evrensel boyutta var olduğunu , İslâm kaynakları olan Kuran ve bazı hadis
delilleri ile sunmaya kasdettim. DÜŞÜNENLERE SUNULUR.
EVRENSEL
ŞUUR KONUSUNU SONUNA KADAR ÖĞENMEYİ TAVSİYE EDERİM. ÖĞREN VE ANLAYIŞ UFKUNU
BÜYÜT.
Âyet = “…ve
(Gerçeğe) İletme’ye uyan Sağ Olsun” (Kuran –
20 Tâhâ sûresi , Âyet 47)
Âyet = “Övgü
, Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir” (Kuran – 1 Fatiha sûresi ,
Âyet 1)
Yazar = Ali
kenan Aydın
İlk
yazım tarihi = 4 Temmuz 2012 Çarşamba
(târihinden önce yazıldı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder