15 Ekim 2019 Salı

İslâmda ; Kur'an ve Hadisde evrensel şuur - 11 - ŞUURLU TAŞ VE DUVAR



İSLÂM’DA = KUR’AN VE HADİS’DE EVRENSEL ŞUUR -11- ŞUURLU TAŞ VE DUVAR


BEN ALLÂHIN KULUYUM.
Atılmış şeytandan Allâha sığınırım. 
Rahmeti Her Şeyi Kapsayan , Çok Rahmet Eden Allâhın adıyla.
(Kuran - 1 Fâtiha sûresi , Âyet 1) “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”.   
Selâm (esenlik-sağ etme) yüce Allâhın rasûlu Muhammedin üzerine olsun ve yüce Allâhın rahmeti ve O’nun bereketleri. 

Görüntünün olası içeriÄŸi: gökyüzü, daÄŸ, bitki, açık hava ve doÄŸa 
             Kuranda taşın dâhi şuurlu olduğuna dâir bilgi vardır. Ayrıca taşdan oluşan duvarın dâhi şuurlu olduğu Kuranda bildirilir. Taşın şuuruna delil olan âyet , Kuranın 2 numaralı sûresi olan Bakara sûresinin 74 numaralı âyetidir. 
(Kuran – 2 Bakara – 74) “… ve elbette taşdan elbet ne (var ki) fışkırır ondan nehirler ve elbette ondan elbet ne (var ki) yarılır böyle iken çıkar ondan su ve elbette ondan ne (var ki) düşer ürpertisinden Allâhın ve Allah işler olduklarınızdan gâfil olanla birlikte değildir”.  
             Taşın yüce Allâhın ürpertisinden düşmesinden anlaşılan taş duyguludur ,  şuurludur.  
             Duvarın şuurlu olduğuna delil olan âyet ise Kuranın  18 numaralı sûresi olan Kehf sûresinin 77 numaralı âyetidir. 
(Kuran – 18 Kehf – 77) “Böyle iken yola koyuldular tâ ki (ikisi) geldikleri âna kadar ahâlisine bir yerleşkenin ,  (ikisi) yemek istediler onun ahâlisinden , böyle iken geri durdular misâfir etmekten ikisini , böyle iken (ikisi) buldular onda (yerleşkede) bir duvar irâde eder yıkılmayı , böyle iken ayağa dikti onu (tâmir etti) dedi (Mûsâ) isteseydin elbet edinmiştin onun üzerine bir ücret”.    
               Duvarın yıkılmayı irâde etmesi şuurlu olduğuna delildir. Taş tek başına bir şuura sâhip , muhtemelen taştan yapılan duvar da , parçalardan oluşan bir bütünsel yapı da tek başına bir varlık oluşuyla , bütünsel bir şuura sâhip. Bu duvar muhtemelen insan yapımı bir duvar olduğu halde böyle ise , anlaşılan tek başına bir bütünlüğü olan her parça ve tek başına bütünlüğü olan parçalardan oluşan her birleşik varlık tek başına bir şuura sâhiptir. HER PARÇA VE HER BÜTÜN VARLIK MÜSTAKİL BİR ŞUUR SÂHİBİDİR.  Bu yazı dizisinin diğer öğeleri için de bu anlam doğrudur. Meselâ ; Yeryüzü şuurludur ve ayrıca yeryüzünün parçası olan dağlar şuurludur.  Yüce Allâhın hidâyeti ile insan aklının ve çağdaş bilimin ötesinde bir bilgi ile biliyoruz artık , yüce Allah her varlığa  şuur var etmiş.  TAŞ VE DUVAR ŞUURLU VARLIKLARDIR.

Hadis’de de taşın konuşması konusu vardır , örnek hadis =
Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir: “Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu: 
"Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da , taş veya ağaç ; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)

Âyet  =  “…ve (Gerçeğe) İletme’ye uyan Sağ Olsun”  (Kuran – 20  Tâhâ sûresi , Âyet 47)
Âyet  =  “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”  (Kuran – 1 Fatiha sûresi , Âyet 1)
Yazar = Ali kenan Aydın   
Konunun ilk oluşturulma tarihi = 4 Temmuz 2012 Çarşamba (târihinden önce oluşturuldu)


İslâmda ; Kur'an ve Hadisde evrensel şuur - 10 - DAĞLAR ŞUURLUDUR





KURAN VE HADİSDE EVRENSEL ŞUUR - 10 - DAĞLAR ŞUURLUDUR


BEN ALLÂHIN KULUYUM.
Atılmış şeytandan Allâha sığınırım. 
Rahmeti Her Şeyi Kapsayan , Çok Rahmet Eden Allâhın adıyla.
(Kuran - 1 Fâtiha sûresi , Âyet 1) “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”.   
Selâm (esenlik-sağ etme) yüce Allâhın rasûlu Muhammedin üzerine olsun ve yüce Allâhın rahmeti ve O’nun bereketleri. 

UHUD DAĞI
 Görüntünün olası içeriÄŸi: gökyüzü, daÄŸ, açık hava ve doÄŸa 
                  Kuran ve hadislerle anlaşılan dağlar şuurludurlar. Dağların şuurlu olduğunun delillerinden biri , dağların secde etttiğinin bildirilmesidir. 
                  Kuran’da dağların secde ettiğini bildiren bir ayet Kuran’ın 22 numaralı suresi olan Hac suresinin 18 numaralı ayetidir.
(Kuran - 22 Hac - 18) “Görmedin mi? Elbette Allah , secde eder onun için , kim (varsa) göklerde ve kim (varsa) yeryüzünde ve güneş ve ay ve yıldızlar ve dağlar ve ağaç ve dâbbeler ve bir çoğu insanlardan ve bir çoğuna gerçekleşti ona azap ve kimi alçaltırsa Allah böyle iken ne (var) onun için ikram eden(türün)den , elbette Allah işler neyi (ki) diliyor”.
                  Bu ayette insanların bir çoğu secde eder, bir çoğuna da azap gerçekleşti denilmesinden anlaşılan; Bu ayette bahsedilen secde, şuurlu, iradeli, kişisel tercih ile yapılan secdedir. Öyleyse bu ayette anılan diğer şeyler ve bu ayette anılan dağların secdesi şuurlu, iradeli, kişisel tercih ile yapılan bir secdedir. Öyle ise bu âyet, bu âyetteki diğer şeylerin ve dağların şuurlu olduğuna delildir.
                  Kuranın 21 numaralı sûresi olan Enbiyâ sûresinin 79 numaralı âyetinde ise dağların tesbih ettiğini , yüce Allâhı andığını , zikrettiğini bildiriyor.
(Kuran – 21 Enbiyâ - 79) “… ve yararlanılabilir ettik berâberinde Dâvûdun dağları , tesbih ederler ve uçan (tür) (Kuş , karınca ve benzerleri) ve olduk eyleyenler”.   
                  Tesbih etmeleri de dağların şuurlu olduğuna delildir.  
                  Ayrıca Kuranın 59 numaralı sûresi olan Haşr sûresinin 21 numaralı âyetinde ise dağların huşûlu ve ürpertili yâni duygulu oldukları bildiriliyor. 
(Kuran – 59 Haşr - 21) “İndirseydik bu Kuranı bir dağın üzerine elbet gördüydün onu huşûlu , paramparça olmuş ürpertisinden Allâhın ve işte o örnekler , vuruyoruz onları insanlar için , olur ki onlar düşünürler”. 
                    Dağların huşûlu ürpertili olması , dağların şuurlu olduğuna delildir. 
                    Kuranın 33 numaralı sûresi olan Ahzâb sûresinin 72 numaralı âyeti ise dağların sorumluluk endişesine sâhip olduğunu bildiriyor. 
(Kuran – 33 Ahzâb - 72) “Elbette biz sunduk emâneti Gökler ve Yeryüzü ve Dağlara , böyle iken geri durdular onu yüklenmekten ve endişelendiler ondan ve yüklendi onu insan , elbette o (insan)  idi çok zâlim , çok câhil”.
                    Dağların emâneti almakla muhâtap olması ve emâneti almaktan geri durması ve endişelenmesi de dağların şuurlu olduğuna delildir. 
                    Dağların şuurlu olduğuna hadis delili de vardır. 
Salât ve selâm ona yüce Allâhın elçisi Muhammed dedi :  
“Uhud bir dağdır , bizi sever ve biz onu severiz”. 
(Kaynak = Hadis kitabı Sahîhi Muslim – Hac kitabı – 93 numaralı bab).
                    Bu hadisde Uhud dağının duygulu olduğunun , sevdiğinin bildirilmesi de , Uhud dağının şuurlu olduğuna delildir.
                    Öyleyse şüphesiz , Kuran ve hadislerle bilinir ki dağlar şuurlu varlıklardır.

Âyet  =  “…ve (Gerçeğe) İletme’ye uyan Sağ Olsun”  (Kuran – 20  Tâhâ sûresi , Âyet 47)
Âyet  =  “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”  (Kuran – 1 Fatiha sûresi , Âyet 1)
Yazar = Ali kenan Aydın   
Konunun ilk oluşturulma tarihi = 4 Temmuz 2012 Çarşamba (târihinden önce oluşturuldu)






İslâmda ; Kur'an ve Hadisde evrensel şuur - 9 - YERYÜZÜ ŞUURLUDUR



İSLÂM’DA = KURAN VE HADİSTE EVRENSEL ŞUUR - 9 - YERYÜZÜ ŞUURLUDUR

BEN ALLÂHIN KULUYUM.
Atılmış şeytandan Allâha sığınırım. 
Rahmeti Her Şeyi Kapsayan , Çok Rahmet Eden Allâhın adıyla.
(Kuran - 1 Fâtiha sûresi , Âyet 1) “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”.   
Selâm (esenlik-sağ etme) yüce Allâhın rasûlu Muhammedin üzerine olsun ve yüce Allâhın rahmeti ve O’nun bereketleri. 
 Görüntünün olası içeriÄŸi: bitki, açık hava ve doÄŸa 
                   Yeryüzü şuurludur, işitir, konuşur, canlıdır, huşûludur , deprenir. Canlı olduğunu ummadığımız şeylerin bir kısmı da canlıdır. Buna örnek yeryüzüdür. Kuran’da arzın = yeryüzünün öldüğü yaşatıldığı konusundan bahseden pek çok ayet vardır. Bu ayetlerden bir kısmı şunlardır  
(2  Bakara 164) ,  
(16 Nahl 65),  
(25 Furkan 49’da bir bölge) ,  
(30 Rum 19) ,  
(30 Rum 24) ,  
(30 Rum 50) ,  
(35 Fâtır 9’da bir belde , arz  = yeyüzü) ,  
(36 Yasin 33) ,  
(41 Fussilet 39 arz = yeryüzünün huşusu, deprenip kabarması) ,  
(45 Câsiye 5’de gökten inen rızıkla yeryüzünün yaşatılması) ,  
(50 Kâf 9-10-11’de bir beldenin yaşatılması)  
ve  
(57 Hadid 17).
Örnek meal; Kuran’ın 57 numaralı suresi olan Hadid suresinin 17 numaralı ayeti;
(Kur’an – sûre 57 , Hadid sûresi – âyet 17) “Bilin (ki) elbette Allah yaşatır arzı (yeryüzünü) onun ölümünden sonra , muhakkak açıkladık sizin için ayetleri (belirtileri) olur ki siz akledersiniz”.
Bu ayet yeryüzünün öldüğüne ve yaşadığına delildir.
                  Yeryüzü işitir , itaat eder , konuşur konusuna delil olan Kuran’ın 41 numaralı suresi olan Fussilet suresinin 11 numaralı ayetidir.
(Kuran – sûre 41 , Fussilet sûresi – âyet 11) “Sonra doğruldu göğe doğru ve o duman halinde (idi) böyle iken dedi ona ve yeryüzüne , gelin itaat ederek veya istemeyerek , (ikisi) dediler ,  geldik itaat edenler olarak”.
                  Bu âyet göğün ve yeryüzünün işittiğine , konuştuğuna ve şuurlu olarak ve isteyerek itaat ettiğine delildir. Bu iki ayetten anlaşılan; yeryüzü yaşar , ölür , işitir , konuşur , itaat eder yani yeryüzü hiç şüphesiz şuurludur.   

Âyet  =  “…ve (Gerçeğe) İletme’ye uyan Sağ Olsun”  (Kuran – 20  Tâhâ sûresi , Âyet 47)
Âyet  =  “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”  (Kuran – 1 Fatiha sûresi , Âyet 1)
Yazar = Ali kenan Aydın   
Konunun ilk oluşturulma tarihi = 4 Temmuz 2012 Çarşamba (Târihinden önce oluşturuldu)




İslâmda ; Kur'an ve Hadisde evrensel şuur - 8 - Şuurlu bitki , AĞAÇ




İSLÂM’DA = KURAN VE HADİSTE EVRENSEL ŞUUR 8- ŞUURLU BİTKİ AĞAÇ


BEN ALLÂHIN KULUYUM.
Atılmış şeytandan Allâha sığınırım. 
Rahmeti Her Şeyi Kapsayan , Çok Rahmet Eden Allâhın adıyla.
(Kuran - 1 Fâtiha sûresi , Âyet 1) “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”.   
Selâm (esenlik-sağ etme) yüce Allâhın rasûlu Muhammedin üzerine olsun ve yüce Allâhın rahmeti ve O’nun bereketleri. 
 Görüntünün olası içeriÄŸi: aÄŸaç, açık hava ve doÄŸa 
  
              Kuran’da hayvanların şuurlu olduğu hakkındaki pek çok bilgiyi önceki konulardan anlaşıldı. Kuran , bir bitki türü olan ağacın da şuurlu olduğunu bildiriyor. Kuranda ağacın şuurlu olduğunu bildiren delil ağacın secde ettiğinin bildirilmesidir. Kuranda ağacın secde ettiğini bildiren iki ayet tespit ettim. Bu âyetlerden birincisi Kuran’ın 55 numaralı suresi olan Er Rahman suresinin 6 numaralı ayetidir.
(Kuran - 55 Er Rahman - 6) “ Yıldız ve ağaç (ikisi) secde ederler”.
              Kuran’da ağacın secde ettiğini bildiren diğer ayet Kuran’ın 22 numaralı suresi olan Hac suresinin 18 numaralı ayetidir.
(Kuran - 22 Hac - 18) “Görmedin mi? Elbette Allah, secde eder onun için, kim (varsa) göklerde ve kim (varsa) yeryüzünde ve güneş ve ay ve yıldızlar ve dağlar ve ağaç ve dâbbeler ve bir çoğu insanlardan ve bir çoğuna gerçekleşti ona azap ve kimi alçaltırsa Allah böyle iken ne (var) onun için ikram eden(türün)den, elbette Allah işler neyi (ki) diliyor”.
               Bu ayette insanların bir çoğu secde eder , bir çoğuna da azap gerçekleşti denilmesinden anlaşılan ; Bu ayette bahsedilen secde , şuurlu , iradeli , kişisel tercih ile yapılan secdedir. Öyleyse bu ayette anılan diğer şeyler ve bu ayette anılan ağacın secdesi , şuurlu , iradeli , kişisel tercih ile yapılan bir secdedir. Öyle ise bu âyet , bu âyetteki diğer şeylerin ve ağacın şuurlu olduğuna delildir.
                Çağdaş bir velinin tanıklığı da vardır. Bitkiler konuşur.
      Çağımızda bu konuda yapılmış çalışmalar vardır. Örnek , ilk olarak Japonların yaptığı bir deneydir ; bu deneyde , yapraklarına elektrot takılmış bir bitkiye , önce iki , daha sonra tekrar iki sinyal verilmiş , bitki buna karşılık dört sinyal göndermiştir. Bundan anlaşılan , bitkiler  şuurlu oldukları gibi matematik işlem, toplama yapabilmektedirler. Öyleyse hiç şüphesiz Kuran’ın indiği çağda bilinmeyen bir konu olan , bitkilerin şuurlu olduğunun çağımızda tesbit edilmiş olması ile anlaşılan , bitkilerin şuur sahibi olduğunu bildiren âyetler ve Kuran mucizedir ve yüce Allah’ın kitabıdır.

Bitkilerin şuuru hakkında bir çok değerli bilimsel bilgi olan tesbitler var  =  
Bu adresde bir kısmını bulabilirsin - adrese tıkla oku =
BU ADRESDEKİ YAZILARDAN KISA BİR ALINTI –  
BİTKİLERİN MATEMATİK TOPLAMA YAPTIĞI HAKKINDADIR

Dr. Hashimoto ve Araştırmaları
Kamakuralı bir felsefe doktoru ve başarılı bir elektronik mühendisi olan, Japonya'nın önde gelen parapsikoloji araştırmacılarından Dr. Ken Hashimoto, son derece gelişmiş bir yalan tespit işlemini kullanarak, bitkiler alemiyle ilgili olarak elde edilen en önemli bulgulardan birini ortaya koyan bir düzen geliştirmiştir.
Japon polisi hesabına yalan tespit danışmanlığı yapan Dr. Hashimoto, Backster'in laboratuvar deneylerini okuduktan sonra, önce, evindeki kaktüslerden birini, akupunktur iğneleri vasıtasıyla basit bir "polygraph"ile irtibatlandırmaya karar vermişti. Ancak, Dr. Hashimoto'nun asıl amacı, Amerikalı araştırmacılarınkinden çok daha devrimsel nitelikteydi: Bir bitki ile tam anlamıyla, karşılıklı konuşmayı ümit ediyordu. Bunu gerçekleştirebilmek için de Japonya'da uygulanan yalan tespit işlemi ile ilgili olarak kendisinin geliştirmiş olduğu bir sisteme güveniyordu. Bu sistemde, bir sanığın tepkilerini kaydetmek için sadece bir kaset-teyp yeterliydi. Sanığın sesinin modülasyonlarının perdesini (yerini) elektronik olarak değiştirmek suretiyle, Hashimoto, kağıl üzerinde tespit olunan, güvenilir yeterlikte bir kayıt üretmeyi başarmıştı.
Hashimoto, bu kez, sistemini tersine çevirmekle, "polygraph" kaydındaki çizgileri modülasyonlu seslere dönüştürebileceğini düşündü. Evindeki kaktüsle yaptığı ilk çalışmalar başarısızlıkla sonuçlandı. Ne Backster'in yazılarını, ne de kendi teçhizatını hatalı bulmak istemeyen Hashimoto, bitki ile iletişim kuramadığı için sorunun kendisinde olduğuna karar vermişti. Nitekim, bitkileri çok seven ve bitki yetiştirmede hünerli olan Bn. Hashimoto, kısa sürede sansasyonel sonuçlar almaya başladı. Bn. Hashimoto, kaktüsünü, kendisini sevdiğine inandırdığında, kaktüsten hemen bir yanıt geliyordu. Dr. Hashimoto bu yanıtı kendi elektronik teçhizatı ile sese dönüştürüp de yükselttiği zaman, bitkinin ürettiği sesin, yüksek gerilim hatlarının uzaktan gelen, yüksek perdeden uğultusuna benzediğ'i görüldü. Ancak, daha ziyade, sürekli değişen ve kulağa hoş gelen bir ritmi ve tonu olan ve zaman zaman da sıcak ve hatta neşeli tarzda bir şarkıyı andırıyordu.
Bn. Hashimoto'nun kaktüsüyle yaptığı 'sohbeti' dinleyenlerin anlattığına göre, modülasyonlu Japonca konuşan Bn. Hashimoto'yu bitki, modülasyonlu "kaktüsçe" ile yanıtlıyordu! Dahası, Hashimotolar kaktüsleriyle öylesine bir yakınlık kurdular ki, kısa bir süre sonra, bu bitkiye, 20'ye kadar saymasını ve toplama yapmasını öğretmeyi başardılar. Kaktüsün, 2 artı 2'nin kaç ettiği sorusuna verdiği ve sese dönüştürülen yanıtı tekrar çizili kayıtlara uyarlandığında, 4 belirgin ve birleşik tepe noktası oluşturuyordu.
Japonya'nın en çok okunan yazarları arasında da yer alan Dr. Hashimoto'nun "ESP'ye Giriş" ve "Dördüncü Boyut Dünyası'nın Esrarı" gibi ilginç kitapları bulunmaktadır. Kendisinden, konuşan ve toplama yapan kaktüs fenomenini açıklaması rica edildiğinde, günümüzün fizik teorileri ile açıklanamayan bir çok fenomen mevcut olduğunu söylemiştir. Dr. Hashimoto'ya göre; fiziğin tanımladığı mevcut üç boyutlu dünyanın ötesinde bir dünya vardır ve bu üç boyutlu dünya, maddi olmayan dördüncü boyut dünyasının ancak bir gölgesidir. Dahası, bu dördüncü boyut dünyası, Dr. Hashimoto'nun "zihin konsantrasyonu"ya da başkalarının psikokinezi ya da "zihnin maddeye hakimiyeti"(Mind Over Matter) diye adlandırdığı güç vasıtasıyla üç boyutlu dünyayı kontrol eder.
Hadis’de de taşın konuşması konusu vardır , örnek hadis =
Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir: “Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu: 
"Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da , taş veya ağaç ; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)

Âyet  =  “…ve (Gerçeğe) İletme’ye uyan Sağ Olsun”  (Kuran – 20  Tâhâ sûresi , Âyet 47)
Âyet  =  “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”  (Kuran – 1 Fatiha sûresi , Âyet 1)
Yazar = Ali kenan Aydın   
Konunun ilk oluşturulma tarihi = 4 Temmuz 2012 Çarşamba (Târihinden önce oluşturuldu)



İslâmda ; Kur'an ve Hadisde evrensel şuur - 7 - UFO , UZAYLILAR VE DİĞERLERİ



KURAN VE HADİSDE EVRENSEL ŞUUR 7 - UFO - UZAYLILAR VE DİĞERLERİ.


BEN ALLÂHIN KULUYUM.
Atılmış şeytandan Allâha sığınırım. 
Rahmeti Her Şeyi Kapsayan , Çok Rahmet Eden Allâhın adıyla.
(Kuran - 1 Fâtiha sûresi , Âyet 1) “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”.   
Selâm (esenlik-sağ etme) yüce Allâhın rasûlu Muhammedin üzerine olsun ve yüce Allâhın rahmeti ve O’nun bereketleri. 
 FotoÄŸraf açıklaması yok.  
              Uzayda hayat var mı konusu , ilgi çeken bir konu. Bu konuda yazdığım yazılar var.  Bu yazılarda , uzayda hayâtın varlığını , Kuran Ve Hadis delilleri ile kanıtladım. Bu yazılarımın bazılarının adları  : 
İslâmda , Kur’an ve Hadisde Uzayda Hayat -1- Uzayda hayat   var
İslâmda , Kur’an ve Hadisde Uzayda Hayat -2- Uzayda akıllı canlılar
İslâmda , Kur’an ve Hadisde Uzayda Hayat -3- Uzaylı  insanlar  
               Bu yazılarda , insan , cin ve benzeri , akıl seviyesi yüksek canlıların ve tüm hayvanların , göklerde yâni uzayda yaygın şekilde bulunduğunu Kuran ve hadislerle açıkladım. Bu yazılarda bulunan bilgiler uzayda dâbbe (kımıldayan – giden canlı) türünün bulunduğunu isbatlıyor. Dâbbe (kımıldayan – giden canlı) türüne hayvanlarda dâhil olduğu için bu yazılar  , göklerde yâni uzayda İnsan , Cin , Yecüc Mecüc ve benzeri akıl seviyesi yüksek canlılarla birlikte hayvanların da bulunduğunu isbat ediyor.  
               Ufoların varlığına ben tanığım , Amerikada ufo var , ben içine girdim. Uzaylıların varlığını da biliyorum. Boyları 1000 (bin) – 1500 (bin beş yüz) metre olan bir uzaylı tür de var. Bu uzaylı tür korsan bir toplum. Bin yılda bir Dünyâya gelerek , kendilerine gerekli bâzı şeyleri dünyâdan alıyorlar. Yâni korsanlık yapıyorlar. Dünyâya uğradıklarına tanık olan tek kişi olan bir afrikalı bunlara dâir kayıt bırakmış , kabîlesi biliyor , o kayıtlar ve onun nesline anlattıkları bilgiler tesbit edildi. Bu uzaylı tür daha önce başka gezegenlere dadanmış , daha sonra dünyâyı bulmuş. Ufo türü araçları var. Bu uzaylıların hareket kâbiliyeti bize göre daha yavaş. Karşılaşma durumunda bu yavaşlıkları bizim için faydalı bir açık. Ancak dünyalıların mevcut teknolojileri onları yenecek kadar ileri değil. Buna rağmen onlara karşı , dünyalıların ve dünyamızın korunmamız için yüksek teknolojik hazırlık var. Onlardan korunmaya hazırız. Fakat asıl tehlike şu ki , kendi bencilliklerimizden , dünyalıların günah ve küfürleri ve bunların sonucu olabileceklerden korunmamız islama uymamız dışında mümkün değil , yüce Allahın merhametiyle koruması hariç.  
                Dünyâlılar için asıl büyük tehlike kendileridir.  Eğer müslüman olursanız ve islama uyarsanız uzaylılar dâhil hiç kimseden korkmadan güvenle yaşarsınız.  Öyleyse ey dünyâlı , her şeyi yaratan yüce Allâha îmân et , müslüman ol , rabbinin = yüce Allâhın emrine boyun eğ , O’na itaat et , günahtan , rabbine karşı gelmekten sakın. Rabbinin senin için beğendiği , seçtiği hayâta İslâma gir. Böylece Dünyâda esenlikte = selâmette olursun ve ebedî bir esenlik ve mutluluk olan , yüce Allâha yakınlığı , cenneti kazanırsın. Dünyâ ve Âhiret mutluluğu islâmdadır.  Öyleyse , ey dünyâlılar , ölmeden , yok olmadan önce , ebediyyen zarar etmeden önce yüce Allâha dönün , müslüman olun.  
                 Sizi yüce Allâha çağıran rehbere , bana biat edin. Sizi yüce Allâhın indirdiği ile hükmedecek bir İslâm devleti kurmak için gayrete çağırıyorum. Yaratanınızın sizden istediği , râzı olduğu tek îmân budur. Salât ve selâm O’na , O’nun rasûlu (Elçisi) Muhammed bize örnek olarak , yüce Allâhın râzı olduğu tek dîni = yaşam biçimini bize öğretti. O yaşam biçimi Allâhın elçisi Muhammedin önderi olduğu , yönettiği İslâm Devleti ile yaşamaktır , bunun dışında bir îman yoktur. Kim yüce Allâhın elçisinin örnek olarak öğrettiği , yüce Allâhın emrettiği İslâm devleti eğemenliği ile yaşamaktan başka bir yaşam düzeni = yâni başka bir Din ararsa o kişi müslüman değildir. Öyleyse Ey Dünyâlı böylece , gerçek bir Müslüman ol , Dünyâda ve Âhirette esenlikte = selâmette ol.  
               Dünyâda garip , değişik canlı türleri var , ummadığınız yerde.  İnsanlar uzayda arasa da , ummadıkları yerde , dünyâda bilmedikleri gârip türler var , insan akıl seviyesinde akıllı türler var. Dünyâda , Kuranda bahsedilen , Yecüc Mecüc ile insan teması gerçekleşti. Hadislerin bildirdiğine göre bunlar insanlardan çok kalabalıklar ve vakti gelince dünyâyı işgal edecekler. Bundan başka bir türün , bir tek ferdi tesbit edildi ki bu canlı insan şeklinde , boyu ise kilometrelerce uzunlukta. O , dünyâda kim tarafından ne amaçla yapıldığı henüz belli olmayan insanların bilmediği bir maddeden yapılı bir binâ içinde hapsedilmiş halde bekliyor.    
                Bu yazı dizisinin önceki yazılarından bilinenler ve tanıklıklarımdan anlattıklarım yâni Kuran ve hadisle isbatlananlar ve tanığı olduklarımla bilinen şudur : İnsanların kendileri hakkında pek az şey bildiği , dâimâ muhâtap oldukları hayvanlar , cinler , Yecüc Mecüc ve sâire şuurlu varlıklar , insan bilgisinin ve hayâlinin ötesinde bir yaygınlıkta tüm Dünyâda ve Evrende yaygındır. Aklınızı aşan derecede bir şuurlu varlık yaygınlığı olan evrenin ferdi olarak yapmanız gereken , her şeyi bilen yüce yaratıcıya teslim olmaktır. Ona teslim olmayan evrensel azamet içinde değersizliğini , küçüklüğünü görerek yol bulamaz. Ona teslim olan ise , O yüce yaratıcının var edişinin azameti ile Ona hayran olarak kurtuluşunun büyüklüğünü , azametini hisederek tek çıkar yolu , en güzel olan Onu bulur , kurtulur. 
                 Yoksa tüm bunların oyun olduğunu , yüce Allâhın tüm bu varlıkları boşuna yarattığını mı zannediyorsunuz , öyleyse bu ne azametli bir şaşkınlıktır. Hepiniz Ona dönecek ve hesap vereceksiniz. Size Amerikanın helâkını haber vereyim. Yüce Allahdan bir bilgiyle biliyorum ki , Amerika yaptığı zulümlerin cezâsı olarak helâkı hak etti. Fakat merhametlilerin en merhametlisi yüce Allah onlara bir fırsat verdi. Eğer onlar îman ederseler kurtulacaklar , aksi taktirde helâk olacaklar. Amerikanın batısında bulunan , yaklaşık olarak Amerikanın yarısı büyüklüğünde olan dağlık bölgeyi haritada görebilirsiniz. Bu dağlar , daha önce türünü görmediğim dev bir hayvandır , canlıdır. Amerikanın batısını kaplayan , dağlar olarak gördüğünüz bu canlı gökten emir aldı. Bu emrin geregi olarak doğuya doğru 1000 (bin) kilometre kadar yürüyecek , böylece Amerika helâk olacak. Ben buna tanık olanlardanım.  
                EY AMERİKALI ZÂLİMLER , ÎMAN EDİN KURTULUN. YÜCE ALLÂHIN KULLARINI SİZİN ZULMÜNE BIRAKMAYACAK KADAR MERHAMETLİ VE HELÂKI HAK ETTİĞİNİZ HALDE , SİZE ÎMAN FIRSATI VERECEK KADAR MERHAMETLİ OLDUĞUNU BİLİN. AMERİKANIN ZULMÜNDEN ŞIMARIP ZULÜM KERVANINA KATILAN AVRUPA AYAĞINI DENK AL , AYNI ÂKIBETE UĞRAMAMAK İÇİN TEVBE ET ÎMAN ET. EY DÜNYÂNIN ZÂLİMLERİ TEVBE EDİN , MÜSLÜMAN OLUN KURTULUN.  
                Yüce Allahdan dilerim Amerika helâk olursa , îman edenleri kurtulsun , Amerikanın helâkı Dünyâmıza zarar vermesin , yüce Allâhın bildiği bir hayır varsa o hâriç. Amerikanın helâkı güneşin batıdan doğmasına sebep olmasın , zirâ hadislerde bildirilen , kıyâmet alâmeti olan Güneşin batıdan doğması durumunda , tevbe kapısı kapanır , o taktirde îmân etmenizin de bir faydası olmaz.  ÎMANIN ŞARTLARINI BİLDİRDİĞİM , MÜSLÜMAN OLUN ADLI YAZIMI YAYINLADIĞIMDA OKUYUN , BÖYLE ÎMAN EDERSENİZ KURTULURSUNUZ. 
(Kur’an – sûre 23 , Müminûn sûresi – âyet 115) “(Böyle olduğu halde) zannettiniz mi =Başka değil , yarattık sizi boşuna ve elbette siz bize döndürülmeyeceksiniz=”. 
                 Biri birini bilmeyen , farkına vardığımız ve varmadığımız bunca canlı nasıl oluyor da Dünyâda barış içinde yaşıyor , buna şaşmaz mısınız. Çünkü yüce Allâh  hepsine akıl verdi ve hepsine peygamber gönderdi , hepsinin şeriatı yâni kânunu var. Eğer , yüce Allah , merhameti ile hidâyet etmeseydi = emrine uymaya yöneltmeseydi , bu canlıların hepsi bâzılarınız gibi bencilliklerine uysaydı , kötülerini yüce Allah yok etmeseydi , yaptıklarının cezâsını tez verse ve affetmeseydi yeryüzünde yaşayan bir canlı kalmazdı. İnsan nüfusundan çok nufuslarıyla milyonlarca canlı türü bir yana , milyarlarca insan kendisine nisbetle bir lokma kadar bile olamayacak kadar büyük canlılarda var. Bunlardan birisi de 15 000 (onbeşbin) kilometre uzunluğunda bir yılandır. Bu yılan yeryüzündeki garip canlılardan , dev canlılardan sâdece biridir. Benzer büyüklükte başkaları da var. Ya daha büyüğü , evet o da var. Eğer tüm dünyayı onun yanında görseniz , dünya onun yanında , sizden birinin elindeki bir zeytin tânesi kadar kalırdı. 
                  Keşke bilseniz yüce Allâhın kuvvetinin , kudretinin , büyüklüğünü ve bundan daha büyüğünü de var etmiş olabileceğini. Yüce Allâhın size ne çok değer verdiğini , ne çok merhamet ettiğini keşke bilseniz. EY DÜNYÂLI , NANKÖRLÜKTEN = KÂFİRLİKTEN VAZ GEÇ VE ONA TESLİM OL = MÜSLÜMAN OL , YÜCE ALLÂHA DÖN. 

Âyet  =  “…ve (Gerçeğe) İletme’ye uyan Sağ Olsun”  (Kuran – 20  Tâhâ sûresi , Âyet 47)
Âyet  =  “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”  (Kuran – 1 Fatiha sûresi , Âyet 1)
Yazar = Ali kenan Aydın   
Konunun ilk oluşturulma tarihi = 4 Temmuz 2012 Çarşamba (târihinden önce oluşturuldu)




İslâmda ; Kur'an ve Hadisde evrensel şuur - 6 - Ben tanığım , Yüce Allah doğru dedi



KURAN VE HADİSDE EVRENSEL ŞUUR 6 - BEN TANIĞIM YÜCE ALLAH DOĞRU DEDİ



BEN ALLÂHIN KULUYUM.
Atılmış şeytandan Allâha sığınırım. 
Rahmeti Her Şeyi Kapsayan , Çok Rahmet Eden Allâhın adıyla.
(Kuran - 1 Fâtiha sûresi , Âyet 1) “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”.   
Selâm (esenlik-sağ etme) yüce Allâhın rasûlu Muhammedin üzerine olsun ve yüce Allâhın rahmeti ve O’nun bereketleri. 

Görüntünün olası içeriÄŸi: yazı   

ÇAĞDAŞ BİR VELİNİN TANIKLIĞI

              Ben Allâhın kuluyum. Tanıklık ederim ki Kuran mûcizedir , Muhammed yüce Allâhın elçisidir , yüce Allah , elçisine bildirdiğinde = Kuran ve hadisde doğruyu bildirdi. İlim sâhipleri de tanıktır ki yüce Allah doğru dedi. 

KONUŞTUĞUM HAYVANLAR VE BİTKİ VE SÂİRE ŞEYLER

              Hayvanların konuştuğuna ben tanığım.  
              Hayvan konuşmalarından yetişkinlik çağında ilk tanık olduğumu hatırladığım , duvardan düşen bir kedinin miyavlamasından anne dediğini net olarak duymam oldu (kemerkaya).  
              Komşumuzun köpeği ,  sâhibini , onu yedirmediği için şikâyet etti (kemerkaya).  
              Köyde bir kuzunun susuzluktan şikâyet ettiğini duydum.  
              Bir bıldırcın onu salmamı istedi saldım , ona yavrularıyla geri gelmesini şart koştum , o mahalleden taşındık , yıllar sonra , tahminen 15 yıl sonra ,  bir takım bıldırcın beni buldu , kendilerini bana sundular , istemedim , ben sizin uçmanızı seviyorum uçun dedim gittiler. Hayvanın bu vefâlılığından hayâ ettim.  
              Bir çok defa serçelerle konuştum.  
              Yaşından büyük çocukların oyuna almadığı için yalnız kalan yeğenimin ağlaması sebebiyle onu avutmak için yanına gittiğimde bir serçeyi çağırdım geldi , onu sevdik uç dedim gitti.  
              Serçenin biri beni severken yaramaz bir arkadaş gelip onunla ilgilenmek istedi , serçeye onun üzerine sıç dedim sıçtı , o da ona vurdu , serçe düşüp öldü , ona uç dedim uçtu gitti , giderken  “ben ona sıçmak istememiştim” diyordu (Meydan).  
              GÜVERCİNLE KONUŞTUM , İBÂDETLERİNİ SORDUM “SUBHÂN ALLÂH” DERİZ DEDİ.  
              Çakalla konuştum (köy).  
              Ayılarla konuştum , bir ayı arkadaşım vardı , çoğu insandan edepli idi.  
              Ceylanla konuştum.  
              TAVŞANLARLA KONUŞTUM , ONLARDAN BİRİ , KENDİSİNİN , TAVŞANLAR ARASINDA , İNSANLAR ARASINDAKİ BİR PEYGAMBERİN DURUMU GİBİ OLDUĞUNU SÖYLEDİ.  
              1300 kilometre uzunluğunda bir timsahla konuştum. 
              Övgü Allâha yetiştireni Evrenlerin. 
              Ot ile konuştum (Topkapı).  
              Rüzgâr ile konuştum.  
              Dalga ile konuştum (Endonezya).  
             Uzayda bir Burc (Galaksi) ile konuştum. 
             Övgü Allâha eğiteni Evrenlerin. 
             İnsan dışı yaratıklarla tekrar konuşursam yazmaya niyetliyim.   

ÇOCUKLUK HÂTIRASI , AKILLI HAYVANLAR. 

KARINCA TIBBI :

             Köydeki evimizin önünde idim , yaş 7-8 civârı , 40 yıl öncesi , 1970 yılı civârı ,  Oynayacak oyun arkadaşım yoktu o an için. Yerde kımıldamadan yatan karıncalar vardı. Bir müddet onlara baktım. Birkaç karınca geldi , her biri ağzına bir karınca aldı. Birisini tâkip ettim , helezon şeklinde bir yol edinip gidiyordu. Çıkamadığı bir yükseltiye gelince , ısrarla o yükseltiye çıkıp rotasından çıkmamakta devam ediyordu. Oraya çıkamadı ama ağzındaki karınca hareket etmeye başlamıştı. Yerde yatan karıncalara baktım , onlarda hiçbir hareket yoktu. Onların öldüğünü zannediyordum. Belli ki karıncalar insanların bilmediği bir tıp bilgisine sâhipler , çünkü böyle bir tedâvi yönteminin uygulandığını hiç duymadım.

SIĞIRIN GÖZ YAŞLARI : 

              Eskiden yaz aylarında köyde kalırdık. 1970 yılları civârı. O zamanlar evimizde , ahırımızda doğmuş , ahırımızda büyümüş bir sığırımız vardı. Bir gün paraya ihtiyaç duyuldu satıldı. O güne kadar hiçbir yabancının eline verilmemiş , boynuna ip takılmamış olan hayvan satıldığını , kesileceğini anladı. Ahırdan çıkarılıp evin önüne zorlamayla getirildi , hal bu ki çok uysaldı. Gitmemekte geri dönmekteki aşırı ısrarına dayanamadılar , geri dönmesine izin verdiler. Sığır ahıra geri döndü , ahırın yerlerini duvarlarını burnunu sürterek kokladı  ahırda koklamadığı yer , köşe kalmayana kadar çekilip çıkarılmasına razı olmadı. Çıkarken kapının kenarlarını ve yolları koklayarak evi önüne kadar geldi. Fakat o da ne , hayvan ömründe hiç girmediği halde eve girmeye ısrar ediyordu. Uzun uğraş ve münâzaralardan sonra eve girmesine izin verdiler. Eve girdi , orası toprak zeminli bir köy mutfağı idi. Hayvan aynı şekilde mutfağın her tarafını kokladı , belli ki bizim kokumuzu , kokluyordu. Bundan sonra çıkarmak mümkün oldu. Evin üst tarafına doğru giden yola girdiğinde , ben geçeceği yolda oturmuş onu bekliyordum. Yanıma geldiğinde gözlerinden yaşlar aktığını , ağladığını gördüm. Hiç şüphesiz bu hayvan , kendini insan zanneden bir çoklarından daha az hayvandı , akıllı olduğunda ise hiç şüphe yok. Anlaşılan hayvanlar zannettiğiniz kadar hayvan değiller , ya siz ! zannettiğiniz kadar insan mısınız ?!.
HİÇ ŞÜPHESİZ HAYVANLAR AKILI , ŞUURLULAR , ONLARIN AKILSIZ OLDUĞUNU ZANNEDENLERE GELİNCE , ONLARIN AKLI BİRAZ KIT , BUNDA HİÇ ŞÜPHE YOK.
Âyet  =  “…ve (Gerçeğe) İletme’ye uyan Sağ Olsun”  (Kuran – 20  Tâhâ sûresi , Âyet 47)
Âyet  =  “Övgü , Evrenlerin türeteni (yetiştireni - Rabbi) Allah içindir”  (Kuran – 1 Fatiha sûresi , Âyet 1)
Yazar = Ali kenan Aydın   
Konunun ilk oluşturulma tarihi = 4 Temmuz 2012 Çarşamba (târihinden önce oluşturuldu)



İSLAMDA ; KURAN VE HADİSDE EVRENSEL ŞUUR – 15- GÖKLER VE YER VE ONLARDAKİLER – CEHENNEM VE HER ŞEY

      İSLAMDA ; KURAN VE HADİSDE EVRENSEL ŞUUR – 15- GÖKLER VE YER VE ONLARDAKİLER – CEHENNEM VE HER ŞEY.   BEN ALLÂHIN KULUYUM. A...